TEKSTİL İŞ HACMİ “TERBİYE” İLE 10 YILDA 120 MİLYAR $’A ÇIKAR
Tekstil malzemelerinin özelliklerini, kullanım yerine veya moda isteklerine göre geliştirmek ya da iyileştirmek amacıyla çeşitli işlemlerden geçiren tekstil terbiyeciler, daha kaliteli üretim ve daha yüksek ihracat için destek bekliyor. Türkiye Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği (TTTSD) ve DÜNYA Gazetesi’nin ortaklaşa düzenlediği yuvarlak masa toplantısında da bu destekler gündeme getirildi, sektörün sorunları ve ihracatın artırılması konuları ele alındı.
Türkiye’nin tekstille ilgili iç pazar ve ihracat ayağındaki iş hacminin toplamda 80 milyar dolar olduğunun altını çizen TTTSD Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Canpolat, “Yeni yatırımlar ve Ar-Ge alanındaki çalışmalarla birlikte, biz bu 80 milyar dolarlık rakamın gelecek 10 yıl içerisinde 120 milyar dolara çıkacağını öngörüyoruz” dedi. Sektördeki ithalatın 13 milyar dolar olduğunu söyleyen Canpolat, bu rakamın yüzde 80’lik kısmının ana hammaddeden oluştuğunu kaydetti. İthalat oranlarına ilişkin açıklamalar da yapan Canpolat, “Sektör olarak 800 bin ton civarında pamuğu 1,5 milyar dolara, 320 bin ton viskon elyafı 600 milyon dolara, 800 bin ton polyester ipliği 1,5 milyar dolara ithal ettiğimiz görülüyor” şeklinde konuştu.
Dünya gazetesi yazarları Rüştü Bozkurt ile Şeref Oğuz’un katılımıyla düzenlenen toplantıda söz alan Türkiye Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği üyeleri, Türkiye’nin bu alanda daha büyük bir ekonomik güce ulaşması için neler yapması gerektiğini anlattılar:
TEKSTİLDE İKİ ENTEGRE ÜLKEDEN BİRİSİYİZ
Dünyada tekstil alanında entegre bir şekilde faaliyetlerine devam eden iki ülkenin Çin ve Türkiye olduğunu bildiren TTSD Başkanı Vehbi Canpolat, “Bulunduğumuz coğrafyada bizim kadar entegre tekstil ülkesi olmadığı gibi tekstil terbiye ülkesi de yok. Bunun nedeni ise terbiye sektörünün know-how’ın birikimiyle oluşması. Özellikle Türki cumhuriyetlerdeki birçok ülke ve Avrupa ülkeleri know-how konusunda Türkiye’de ciddi araştırmalar yapıyor. Uzakdoğu ülkeleri konfeksiyon alanında iyi olabilir. Ancak terbiye alanında faaliyetleri olmadığı için bir ayakları boş kalıyor” dedi.
Tekstil terbiye sektörünün yarı mamul ürünleri mamul hale getirilme sürecinde etkin bir role sahip olduğuna işaret Canpolat, “Bir ülkede tekstil terbiye sektörü yoksa o ülkede tekstil alanında mücadele etme şansınız yok. Ancak girdi maliyetlerinde ciddi oranda avantaj sağlarsanız belirli bir yere kadar ilerleyebilirsiniz” değerlendirmesinde bulundu. Tekstil terbiye sektöründe Türkiye’de 600 fabrikanın faaliyet gösterdiğini kaydeden Canpolat, “Kapasite olarak coğrafyamızda en büyük, dünyada ise üçüncü büyük ülke, Avrupa’ya en hızlı, az adet ve koleksiyon üretmede ise en iyi tedarikçi ülkeyiz” dedi.
HAMMADDE ALIMLARI DEVLET DESTEĞİ İLE BİR YIL ÖNCE YAPILMALI
Temtaş Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Oğuz, sektörün tanıtım konusunda atak yapması gerektiğini ifade ederek, “Özellikle devlet bizim sektörümüze daha fazla önem vermeli. Bu kapsamda tanıtım faaliyetleri bizim için son derece önemli. Büyük tedarikçilere karşı karlılıklarımızı ‘nasıl düşürmeden artırabiliriz’ konusuna odaklanmamız lazım. Alınması gereken önlemlere değinecek olursak, hammadde hususunda yapılacak alımların devlet desteğiyle beraber, bir yıl önceden organize edilmesi hususunda olurdu. Böylece maliyeti düşürücü faaliyetler devreye alınarak daha aktif bir şekilde ilerlenebilir” diye konuştu.
TEKSTİL TERBİYE REKABETTE ÖN PLANA ÇIKMAMIZI SAĞLIYOR
Turan Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Adalet Turan, tekstil sektöründeki karlılıkların yıldan yıla düştüğünü kaydederek şunları söyledi: “Özellikle birçok ülke Avrupa çok pahalı olduğu için bizim ülkemize döndü. 1980’li yıllarda Türkiye tekstille çağ atladı. Özellikle Turgut Özal döneminde sektöre ciddi teşvikler verildi. Tekstil terbiyenin var olması bizim rekabet anlamında ön plana çıkmamızı sağlıyor. Özellikle konfeksiyon kısmında etkin olmamızda terbiye sektöründeki gelişmeler son derece önemli. Bugün tekstil üretiminin önemli bir kısmına Çin hakim, Hindistan, Vietnam, Kamboçya gibi ülkeler konfeksiyon kısmında başarılı. Bu başarının nedeni ise işçilik, enerji maliyetleri gibi çıktılarının az olması, bundan dolayı sektör konfeksiyon anlamında biraz daha bu bölgelere kaymış durumda.” Turan, hammadde fiyatlarında yüzde 100’e yakın yükselişler gördüklerini belirtirken hidroperoksit’in tonunu 400 euro’ya aldıklarını, Çin’de meydana gelen koronavirüs nedeniyle ürünün tonunu 800 euro’ya almaya başladıklarını ifade etti.
İÇ PAZARDAKİ PAMUK TALEBİN YARISINI KARŞILIYOR
Dünyada en iyi ikinci pamuğun Türkiye’de yetiştirildiğine dikkat çeken Altınyıldız Planlama Müdürü Ali Osman Kilitçioğlu, “Amerika 4-5 milyon tonları zorlarken biz 1 milyon tonları bile bulamadık. Teşvikler de yeterli olmayınca pamuk üretiminden çekildik. Yaptığımız üretimler tükettiğimizin yarısı kadar, kalan kısmı ise ithal ediliyor. Aydın bölgesindeki Ege pamuğumuz bile azaldı. Diğer taraftan yün konusunda da fakir bir ülkeyiz. Yünün önemli bir kısmını Avusturya ve Yeni Zelanda’dan alıyoruz. Özellikle Avusturya’da çıkan yangınlar üretimlerimizi olumsuz yönde etkiledi” şeklinde konuştu.
MAKİNE VE HAMMADDE YATIRIMLARINA AĞIRLIK VERİLMELİ
Sarteks Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Sartık, yatırım alanında özellikle hammadde ve makineleşme alanında adımlar atılması gerektiğine dikkat çekerek, “Özellikle yapısal sorunların çözümü konusunda daha etkin bir şekilde ilerlememiz gerekiyor. Firmalarımızın kurumsallaşma süreçlerine daha fazla önem vererek bu konuda elde edilecek girdilere odaklanmamız gerekiyor. Bunun yanı sıra kurumsallaşma ve markalaşma süreçlerini tamamlayan firmalar ihracatta bir adım önde” açıklamasını yaptı.
FİNANSMAN KONUSUNDA SORUNLAR YAŞIYORUZ
Teknolojinin gelişmesine bağlı olarak su kullanımı ve kalite gibi unsurların önem kazandığına işaret eden Özyurt Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Özpınar, “Bizler de makinelerimizi değiştiriyoruz. Makineleri değiştirdiğimiz zaman yeni makine alımlarında finansman konusunda sorunlar yaşıyoruz. Devlet bazı makinelerde KDV muafiyetleri getirdi. Bu durum bizim elimizi biraz olsun rahatlattı. Bizim su tüketiminden dolayı elde bulunan bazı makineleri hızlı bir şekilde yenilememiz gerekiyor. Son 3 yıldır ekonomik durağanlığa rağmen sektörümüz ayakta kalmayı başarabildi. Lojistik olarak Avrupa’nın yakınında olduğumuz için ciddi bir avantajımız da var. Kaynakların geri dönüşümüne ayak uydurabildiğimiz sürece tekstil terbiye alanında kayda değer bir çıkış yakalamamız mümkün” dedi.
AZ SERMAYE İLE FAZLA İSTİHDAM YARATAN SEKTÖR
Türkiye’nin tekstil sektörü ile ilgili bir master plana ihtiyacı olduğunu söyleyen Canlar Mekatronik Genel Müdürü Fethi Özkök, “Özellikle sektörde konfeksiyon alanında daha çok yabancı işçiler çalışıyor. Bu bağlamda gençlerimiz tekstil sektörüne fazla ilgi duymuyor. Eğitimde doğru bir yapılanmaya gitmemiz gerekiyor. Bu işin ara kademelerini yapacak ciddi bir yapılanmaya ihtiyaç var. Tekstil, az sermaye ile fazla istihdam yaratabileceğiniz bir sektör. Biz firma olarak sektörde daha fazla istihdam yaratma konusunda oldukça özveri gösteriyoruz” diye konuştu.
BÜYÜK FİRMALAR ÇOK DÜŞÜK KARLARLA İŞ YAPTIRIYOR
Sektördeki en büyük sorunlardan birisinin karlılıklarının minimum düzeye inmesi olduğuna dikkat çeken Tekay Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Ünsal şunları kaydetti: “Özellikle giyim konusundaki büyük firmalar minimum karlılıklarla iş yaptırarak tekstil terbiye sektöründeki firmaların zor durumda kalmasına neden oluyor. Bunun üzerine bir de maliyetler eklenince elde ettiğimiz karlılıklar daha da aşağılara iniyor. Markalaşma ve Ar-Ge alanındaki çalışmalar bu konuda son derece önemli. Devletin tekstil alanındaki çalışmaları denetlemesi gerekiyor. Tekstilde verilen teşviklerin düzenlenmesi gerekiyor. Özellikle ihracat alanında teşviklerin daha fazla yaygınlaştırılması gerekiyor.”
ÖNCEDEN AYRI BİR SEKTÖRDÜK, ŞİMDİ KUMAŞIN İÇİNDE KALDIK
Tekstil terbiye sektörünün ilk etapta hem kazanç hem de büyüme açısından cazip olduğunu anlatan Erim Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Kurt, “Şu anda birçok fabrika kendisini yenileyemiyor, değiştiremiyor. Bunun da en büyük nedeni maliyetlerdeki artışlar. Hiçbir fabrika kolay kolay amortisman gideri koymuyor. Finans gideri, risk faktörü koymuyor. Bundan dolayı biz kendi kendimizi geliştiremiyoruz. Önceden ayrı bir sektördük. Şu anda kumaşın içinde kaldık. Bundan dolayı biz bir yere gelemiyoruz, ayrıca alttan insan gücü gelmiyor” açıklamasını yaptı.
ÖĞRENCİLER FABRİKALARDA DAHA FAZLA VAKİT GEÇİRMELİ
Toraman Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı İzzettin Toraman, öğrencilerin fabrikalarda daha fazla vakit geçirmesi gerektiğini ifade ederek, “Fabrikaların da eğitim öğretim süreci içerisinde not verme sisteminde aktif olması gerekiyor. Toplum içerisinde sektörümüz gereken değeri bulmuyor. Biz kendimizi yenileyebildiğimiz ve geliştirebildiğimiz sürece, önemli pazarlarda önemli noktalarda bulunabiliriz” değerlendirmesini yaptı.
TEŞVİKLER İVMELENMENİN OLDUĞU DÖNEMDE VERİLMELİ
Tekstil terbiye işlemlerinin tekstilin yanı sıra, halı ve sağlık alanındaki ürünlerde de yapıldığına dikkat çeken Has Group Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Hasbay, “Sektörümüz geniş bir alana sahip. Türkiye’nin bu sektördeki en önemli avantajı know-how alanında elde ettiği kazanımlar. İplikçisinden konfeksiyoncusuna kadar yapılan imalatlarda terbiye olmazsa bu ürünlerin satılma ihtimali olmaz” dedi. Sektörde 1 dolarlık bir hammaddeyi 20 dolarlık bir değer haline getirdiklerine dikkat çeken Hasbay, sektördeki teşviklerin kriz zamanlarında değil, ekonomik ivmelenmenin yakalandığı dönemlerde verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.